Nem var, ya da nem yok diye, niçin üzgün,
Ömrün ne zaman mutlanacak? Boş bu düşün!
Sağlıkla bugün çektiğimiz soluğu,
Yarın geri vermek olağan şey mi, düşün.
Ömer Hayyam
12 Haziran 2015 Cuma
W.Blake -SENDEN İSTEDİĞİM -William Blake
SENDEN İSTEDİĞİM
Senden bütün istediğim
Küçük bir sevgidir
Gelen ve ağır ağır büyüyen,
Değil gelen ve giden.
Ve senden bütün istediğim
Ümit dolu güneşli bir gün,
Sevgi dolu bir kucaklayış
Değil kucaklayış sonrada gidiş.
Senden bütün istediğim
Beni kırmamak,
Beni bekletmemek.
Yarın çok geç olabilir
Unutma ki vermek almak demektir;
Senden bütün istediğim
Küçük bir sevgidir,
Gelen ve ağır ağır büyüyen,
Değil gelen ve giden.
W.Blake
Senden bütün istediğim
Küçük bir sevgidir
Gelen ve ağır ağır büyüyen,
Değil gelen ve giden.
Ve senden bütün istediğim
Ümit dolu güneşli bir gün,
Sevgi dolu bir kucaklayış
Değil kucaklayış sonrada gidiş.
Senden bütün istediğim
Beni kırmamak,
Beni bekletmemek.
Yarın çok geç olabilir
Unutma ki vermek almak demektir;
Senden bütün istediğim
Küçük bir sevgidir,
Gelen ve ağır ağır büyüyen,
Değil gelen ve giden.
W.Blake
Yusuf Ziya Ortaç -BİR SELVİ GÖLGESİ
BİR SELVİ GÖLGESİ
Ruhumu bu çarmıha kendi elimle gerdim:
Bir nebi ızdırabı kaynıyor her yerimde.
Ölüm, siyah bir tütsü aykıyor gözlerimde;
Ağladığım her nefesi son nefes gibi verdim!
Neşeler,ihtiraslar,arzular,artık gidin:
Kahkahalar içimde kaynayan birer zakkum
Işıklar, gozlerime serpilen bir avuç kum!
Bir selvinin gölgesi :Son cenneti ümidin...
Bir selvinin gölgesi: Kırk yılın son emeli,
Son hıçkırık bu selvi gölgesinde dinecek;
Son damla yaş bu selvi gölgesine sinecek
Alnımı okşayınca ölümün anne eli
Yusuf Ziya Ortaç
Ruhumu bu çarmıha kendi elimle gerdim:
Bir nebi ızdırabı kaynıyor her yerimde.
Ölüm, siyah bir tütsü aykıyor gözlerimde;
Ağladığım her nefesi son nefes gibi verdim!
Neşeler,ihtiraslar,arzular,artık gidin:
Kahkahalar içimde kaynayan birer zakkum
Işıklar, gozlerime serpilen bir avuç kum!
Bir selvinin gölgesi :Son cenneti ümidin...
Bir selvinin gölgesi: Kırk yılın son emeli,
Son hıçkırık bu selvi gölgesinde dinecek;
Son damla yaş bu selvi gölgesine sinecek
Alnımı okşayınca ölümün anne eli
Yusuf Ziya Ortaç
Melih Cevdet Anday-DÜZENLİ DÜNYA
DÜZENLİ DÜNYA
Bayılırım şu düzenli dünyaya
Kışı yazı
Baharı güzü
Gecesi gündüzü sırayla.
Ağaçların kökü içerde
Bütün ağaçların kökü içerde
Dalların başı yukarda
İnsanların aklı başında
Bütün insanların aklı başında
Beş parmak yerli yerinde
Baş, işaret, orta, yüzük, serçe
Diyelim kalksa da serçe
Orta parmağa doğru yürüse
Ne haddine!
Yahut akasyanın biri
Başını toprağa daldırdığı gibi
Bir gezintiye çıksa
Merhaba kestane, merhaba çam
Selamün aleyküm, aleyküm selam
Kimsin, nesin, nerelisin, derken
Laf açılır mı bizim akasyanın kökünden
Bir uğultudur başlar rüzgarda
Kökü dışarda, kökü dışarda...
Yahut ne olur koca bir dağ
Baş aşağı gelsin...
Aman Allah göstermesin.
Bayılırım şu düzenli dünyaya
Altta ölüler
Üstte diriler
Gel keyfim gel!
Melih Cevdet Anday
Bayılırım şu düzenli dünyaya
Kışı yazı
Baharı güzü
Gecesi gündüzü sırayla.
Ağaçların kökü içerde
Bütün ağaçların kökü içerde
Dalların başı yukarda
İnsanların aklı başında
Bütün insanların aklı başında
Beş parmak yerli yerinde
Baş, işaret, orta, yüzük, serçe
Diyelim kalksa da serçe
Orta parmağa doğru yürüse
Ne haddine!
Yahut akasyanın biri
Başını toprağa daldırdığı gibi
Bir gezintiye çıksa
Merhaba kestane, merhaba çam
Selamün aleyküm, aleyküm selam
Kimsin, nesin, nerelisin, derken
Laf açılır mı bizim akasyanın kökünden
Bir uğultudur başlar rüzgarda
Kökü dışarda, kökü dışarda...
Yahut ne olur koca bir dağ
Baş aşağı gelsin...
Aman Allah göstermesin.
Bayılırım şu düzenli dünyaya
Altta ölüler
Üstte diriler
Gel keyfim gel!
Melih Cevdet Anday
Nurullah Genç-GÖZLERİNE YAZILMIŞ BİR DESTAN
GÖZLERİNE YAZILMIŞ BİR DESTAN
Bu şiirde iki göz var
Biri senin; biri onun
Senin o karanlık, küf kokulu
Matem gözlerini terkediyorum
Biliyorum; saçlarının sarısı
Gözlerinin yeşiline karışmış
Biliyorum; sana benzemek için
Melikeler birbiriyle yarışmış
Fosforlu ve derin bakışlarına
Çağlar boyu nice destanlar yazılmış
Oysa ben görülmedik bir lale yaprağına
Gökleri kıskandıran bir destan yazıyorum
Gözlerin değişip kaplasın karanlığı
Bütün ufukları sarsın gözlerin
Gene de hep bende kalsın gözlerin
Kapama gözlerini; karanlıktan korkarım
Atlılar kaybeder yolunu, hasretimin
Posta güvercinleri geri dönmez ülkeme
Yaslı dereler gibi mutsuzluğa akarım
Kapama gözlerini; karanlıktan korkarım
Ateşten ve köpükten sıyırıp ellerimi
Mekanımı gülistan eyleyendir gözerin
İsyanıyla ihtiras ve gerilim yaşayan
Kabil?in ruhunu kan eyleyendir gözlerin
vuslat aşkını Leyla düşürmedi çöllere
Arzı Mecnun?a hicran eyleyendir gözlerin
gözlerinde başladı tarihin macerası
Adem?i Havva?ya ram eyleyendir gözlerin
Kerem dağlar ardında aradı gözlerini
Kamber?i bile viran eyleyendir gözlerin
Ferhat dağları deldi yolunu bulmak için
Sevmeyenleri giryan eyleyendir gözlerin
Suların emzirdiği muamma bir çocuğu
Yedi iklime hakan eyleyendir gözlerin
Gözlerin göklerinde
Her yüzyılın başında
Birer akkor olmuş gözlerin
Çekip çıkarsam da mısralarımı
Ben yalnız gözlerinin şairiyim aslında
Hangi rüzgara verdiysem aşkımı
Beni alıp yangınlara götürdü
Muştu beklediğim bütün yelkenlilerden
Ateş düştü içime
Yüreğimden fışkıran bir ?ah? mıdır gözlerin
Beni benden koparan ?eyvah? mıdır gözlerin
Bu gözler, o aydınlık o güzel gözler değil
Yoksa yalancı mıdır, günah mıdır gözlerin
Ses midir, aynalarda çarpan kulaklarıma
Kürdili hicazkar mı, segah mıdır gözlerin
Arif Bey?i Itri?yi ömür boyu inleten
Nihavend mi, sultan-ı yegah mıdır gözlerin
Kubbesinde yitirdim zaman duygularımı
Akşam mıdır, gece midir, sabah mıdır gözlerin
Ruhumu baştan başa acılarla dokuyan
Beynimi kurşunlayan silah mıdır gözlerin
Her köşede zifiri bir silüet bırakan
Gönül memleketimde seyyah mıdır gözlerin
Renkler avare; sitem başıboş kuytularda
Mavi midir, yeşil mi, siyah mıdır gözlerin
Yoksa yalancımıdır, günah mıdır gözlerin
Nihan kıldı gözlerin bana kapılarını
Oysa ben gözlerinden girerdim yüreğine
Her bakışın bir damla ab-ı zindegan idi
Hicranlı her gülüşün bin yıllık figan idi
İçime, soluşundan sonra koyu renklerin
Birer şirpençe gibi düştü gözbebeklerin
Feryadıma gök bile bigane değil şimdi
Söyle, kurtuluşun mu, harabın mı gözlerin
Gözlerinde mi mehtab; mehtabın mı gözlerin
çağlayanlar bile hararetlidir
Buğday başağının açlığıdır ufuklar
Siperleri aşıklar mı doldurmalıydı
Zalimler mi
Neden böyle hıçkırıklı, umutlar
Beni hangi urganla bağladın gözlerine
Beni hangi ırmağa karıştırdın yeniden
Senden kopamıyorum gözlerin var oldukça
Sensiz yapamıyorum yüzün bahar oldukça
Gözlerine baktıkça duruluyor yüreğim
Ölse de, gözlerinden soruluyor yüreğim
İndirme kirpiğini; tutuşmasın kainat
Nazar kıl; ferahlasın; kavruluyor yüreğim
Sensiz küle dönerek savruluyor yüreğim
Diyorlar ki ağla
Ağla ki dumanı dağılsın yolların
Ağlamayı denizlere bıraktım
Yalnız gözlerindir hayatta kalan
Uğruna adandığım
Mahşeri sularla çevirip dört yanından
Gönlümde sakladığım
Aynalarda arayıp bulamazken günboyu
Gölgesinde konakladığım
Gözlerindir ufkumda dalgalanan
Rüstem?in kanını döktüm yerlere
İstanbul?u kuşattım gözlerin için
Azrail?e koştum siperlerimden
Gözlerine baka baka dirildim
Niçin kızıl kıyamettir gölerin bu gün
Niçin heyelan var eteklerinde
İsrafil?den işaret mi almışsın
Yanaklarında mahşer kalıntısı
Dudaklarında mizan
Bütün gamlı hüdhüdler Belkıs?le döner sana
Yıldızlar vuslat için her gece iner sana
Rengini, gözlerinde kaybolan bilir
Gözlerin uğrak yeridir bestekarların
Şairler hüzne dalar yeşil okyanusunda
Eşiğinde ölümsüz dilenciler
Gözlerin gecenin intiharıdır
Sen gözlerine mahkumsun; gözlerin bana
Ben şiir yazmasam, kim tanır gözlerini
Geçerken yalnızlık sokağından
Hangi demirci indirir parmağına çekici
Hangi berber yanağını keser müşterisinin
Gözlerine bakmasam, doğar mı güneş
Gözlerin boşluğa akan bir ırmak değil
Gözlerin sadece ölmek, yaşamak değil
Gözlerin tükeniş doruklarında
Bulunmayanları aramak değil
Gözerine aşina olduğum günden beri
Ben artık hır gece sesleniyorum
Düşe kalka
Yorgun argın
Derbeder
Yapayalnız
Duruyorum; yanlış anlaşılıyor
Her hücremde bir inkılab
Her gönlümde bir mahitab
Evim harab; ömrüm harab
Ne ay kaldı, ne de mehtab
Gök bulanık; ufuk silik
Gene de mağrur ve dimdik
Yürüyorum; mezarım oluyorsun ansızın
Bu son şiir, o küflü gözlerine yazılan
Bu son mezar kalbimde hicranla kazılan
Senin gamsız gözlerin kahkahalar atarken
Benim gözlerim viran; ağlamaya değer mi
Her cilven bir ıstırab; her nazın kapkaranlık
Yorgun kuraklığında ıslanmaya değer mi
Hiç güzel olur muydun gözlerin olmasaydı
Ateşlere girmeye ve yanmaya değer mi
Bir kevser ırmağında serinlemek dururken
Sellerine karışıp bulanmaya değer mi
Aydınlığın gözleri çağırıyor kalbimi
Zehir bakışlarınla boyanmaya değer mi
Gözlerine bir ömür dayanmaya değer mi
Nurullah Genç
Bu şiirde iki göz var
Biri senin; biri onun
Senin o karanlık, küf kokulu
Matem gözlerini terkediyorum
Biliyorum; saçlarının sarısı
Gözlerinin yeşiline karışmış
Biliyorum; sana benzemek için
Melikeler birbiriyle yarışmış
Fosforlu ve derin bakışlarına
Çağlar boyu nice destanlar yazılmış
Oysa ben görülmedik bir lale yaprağına
Gökleri kıskandıran bir destan yazıyorum
Gözlerin değişip kaplasın karanlığı
Bütün ufukları sarsın gözlerin
Gene de hep bende kalsın gözlerin
Kapama gözlerini; karanlıktan korkarım
Atlılar kaybeder yolunu, hasretimin
Posta güvercinleri geri dönmez ülkeme
Yaslı dereler gibi mutsuzluğa akarım
Kapama gözlerini; karanlıktan korkarım
Ateşten ve köpükten sıyırıp ellerimi
Mekanımı gülistan eyleyendir gözerin
İsyanıyla ihtiras ve gerilim yaşayan
Kabil?in ruhunu kan eyleyendir gözlerin
vuslat aşkını Leyla düşürmedi çöllere
Arzı Mecnun?a hicran eyleyendir gözlerin
gözlerinde başladı tarihin macerası
Adem?i Havva?ya ram eyleyendir gözlerin
Kerem dağlar ardında aradı gözlerini
Kamber?i bile viran eyleyendir gözlerin
Ferhat dağları deldi yolunu bulmak için
Sevmeyenleri giryan eyleyendir gözlerin
Suların emzirdiği muamma bir çocuğu
Yedi iklime hakan eyleyendir gözlerin
Gözlerin göklerinde
Her yüzyılın başında
Birer akkor olmuş gözlerin
Çekip çıkarsam da mısralarımı
Ben yalnız gözlerinin şairiyim aslında
Hangi rüzgara verdiysem aşkımı
Beni alıp yangınlara götürdü
Muştu beklediğim bütün yelkenlilerden
Ateş düştü içime
Yüreğimden fışkıran bir ?ah? mıdır gözlerin
Beni benden koparan ?eyvah? mıdır gözlerin
Bu gözler, o aydınlık o güzel gözler değil
Yoksa yalancı mıdır, günah mıdır gözlerin
Ses midir, aynalarda çarpan kulaklarıma
Kürdili hicazkar mı, segah mıdır gözlerin
Arif Bey?i Itri?yi ömür boyu inleten
Nihavend mi, sultan-ı yegah mıdır gözlerin
Kubbesinde yitirdim zaman duygularımı
Akşam mıdır, gece midir, sabah mıdır gözlerin
Ruhumu baştan başa acılarla dokuyan
Beynimi kurşunlayan silah mıdır gözlerin
Her köşede zifiri bir silüet bırakan
Gönül memleketimde seyyah mıdır gözlerin
Renkler avare; sitem başıboş kuytularda
Mavi midir, yeşil mi, siyah mıdır gözlerin
Yoksa yalancımıdır, günah mıdır gözlerin
Nihan kıldı gözlerin bana kapılarını
Oysa ben gözlerinden girerdim yüreğine
Her bakışın bir damla ab-ı zindegan idi
Hicranlı her gülüşün bin yıllık figan idi
İçime, soluşundan sonra koyu renklerin
Birer şirpençe gibi düştü gözbebeklerin
Feryadıma gök bile bigane değil şimdi
Söyle, kurtuluşun mu, harabın mı gözlerin
Gözlerinde mi mehtab; mehtabın mı gözlerin
çağlayanlar bile hararetlidir
Buğday başağının açlığıdır ufuklar
Siperleri aşıklar mı doldurmalıydı
Zalimler mi
Neden böyle hıçkırıklı, umutlar
Beni hangi urganla bağladın gözlerine
Beni hangi ırmağa karıştırdın yeniden
Senden kopamıyorum gözlerin var oldukça
Sensiz yapamıyorum yüzün bahar oldukça
Gözlerine baktıkça duruluyor yüreğim
Ölse de, gözlerinden soruluyor yüreğim
İndirme kirpiğini; tutuşmasın kainat
Nazar kıl; ferahlasın; kavruluyor yüreğim
Sensiz küle dönerek savruluyor yüreğim
Diyorlar ki ağla
Ağla ki dumanı dağılsın yolların
Ağlamayı denizlere bıraktım
Yalnız gözlerindir hayatta kalan
Uğruna adandığım
Mahşeri sularla çevirip dört yanından
Gönlümde sakladığım
Aynalarda arayıp bulamazken günboyu
Gölgesinde konakladığım
Gözlerindir ufkumda dalgalanan
Rüstem?in kanını döktüm yerlere
İstanbul?u kuşattım gözlerin için
Azrail?e koştum siperlerimden
Gözlerine baka baka dirildim
Niçin kızıl kıyamettir gölerin bu gün
Niçin heyelan var eteklerinde
İsrafil?den işaret mi almışsın
Yanaklarında mahşer kalıntısı
Dudaklarında mizan
Bütün gamlı hüdhüdler Belkıs?le döner sana
Yıldızlar vuslat için her gece iner sana
Rengini, gözlerinde kaybolan bilir
Gözlerin uğrak yeridir bestekarların
Şairler hüzne dalar yeşil okyanusunda
Eşiğinde ölümsüz dilenciler
Gözlerin gecenin intiharıdır
Sen gözlerine mahkumsun; gözlerin bana
Ben şiir yazmasam, kim tanır gözlerini
Geçerken yalnızlık sokağından
Hangi demirci indirir parmağına çekici
Hangi berber yanağını keser müşterisinin
Gözlerine bakmasam, doğar mı güneş
Gözlerin boşluğa akan bir ırmak değil
Gözlerin sadece ölmek, yaşamak değil
Gözlerin tükeniş doruklarında
Bulunmayanları aramak değil
Gözerine aşina olduğum günden beri
Ben artık hır gece sesleniyorum
Düşe kalka
Yorgun argın
Derbeder
Yapayalnız
Duruyorum; yanlış anlaşılıyor
Her hücremde bir inkılab
Her gönlümde bir mahitab
Evim harab; ömrüm harab
Ne ay kaldı, ne de mehtab
Gök bulanık; ufuk silik
Gene de mağrur ve dimdik
Yürüyorum; mezarım oluyorsun ansızın
Bu son şiir, o küflü gözlerine yazılan
Bu son mezar kalbimde hicranla kazılan
Senin gamsız gözlerin kahkahalar atarken
Benim gözlerim viran; ağlamaya değer mi
Her cilven bir ıstırab; her nazın kapkaranlık
Yorgun kuraklığında ıslanmaya değer mi
Hiç güzel olur muydun gözlerin olmasaydı
Ateşlere girmeye ve yanmaya değer mi
Bir kevser ırmağında serinlemek dururken
Sellerine karışıp bulanmaya değer mi
Aydınlığın gözleri çağırıyor kalbimi
Zehir bakışlarınla boyanmaya değer mi
Gözlerine bir ömür dayanmaya değer mi
Nurullah Genç
Afşar Timuçin-BEKLERKEN
BEKLERKEN
Sevdiğimin kulaklarımda sesi
Bembeyaz bir gül demeti
Kim bilir kaç yüzyılın gülşeninden
Duvar gibi kalınlaşırken bekleyişler
Birden bütün katılığın dağılması
Ve sesini duyuşum bir yerlerden
Kim bilir kaç yüzyılın gülşeninden
Ağır bir duyguyla birarada
Onsuz da olunur gibi gelirken bana
Gittikçe basan sis artan duman
Ve kilitlenmesi zaman zaman
İçimde bir ağırlığın aşk adına
Nasılsın nereden çıktın
Gerçekten bana mı geldin
Sen miydin o olmasa da olur gibi görünen
Şimdi yosun gözlerin gözlerimde
Binbir türlü rüzgarla rüzgarlanır
Kim bilir kaç dünyanın denizinden.
Afşar Timuçin
Sevdiğimin kulaklarımda sesi
Bembeyaz bir gül demeti
Kim bilir kaç yüzyılın gülşeninden
Duvar gibi kalınlaşırken bekleyişler
Birden bütün katılığın dağılması
Ve sesini duyuşum bir yerlerden
Kim bilir kaç yüzyılın gülşeninden
Ağır bir duyguyla birarada
Onsuz da olunur gibi gelirken bana
Gittikçe basan sis artan duman
Ve kilitlenmesi zaman zaman
İçimde bir ağırlığın aşk adına
Nasılsın nereden çıktın
Gerçekten bana mı geldin
Sen miydin o olmasa da olur gibi görünen
Şimdi yosun gözlerin gözlerimde
Binbir türlü rüzgarla rüzgarlanır
Kim bilir kaç dünyanın denizinden.
Afşar Timuçin
Abdurrahim Karakoç-DOSTA DOĞRU
DOSTA DOĞRU
İçimde uzayan her yol
Çıkar gider dosta doğru
Menekşe, nergis, ıtır, gül
Kokar gider dosta doğru
Zamanım yoğrulur gamla
Birleşir sabah akşamla
Ilık kanım damla damla
Akar gider dosta doğru
Gel bende gör, sen gel beni
Durduramaz engel beni
Görmediğim bir el beni
Çeker gider dosta doğru
Beynim fırın, bağrım tandır
Yanarım hayli zamandır
Sevgim bir yavru ceylandır
Çeker gider dosta doğru
Ne saklarım ne gizlerim
Yalnızca onu özlerim
Tabutta bile gozlerim
Bakar gider dosta doğru
Abdurrahim Karakoç
İçimde uzayan her yol
Çıkar gider dosta doğru
Menekşe, nergis, ıtır, gül
Kokar gider dosta doğru
Zamanım yoğrulur gamla
Birleşir sabah akşamla
Ilık kanım damla damla
Akar gider dosta doğru
Gel bende gör, sen gel beni
Durduramaz engel beni
Görmediğim bir el beni
Çeker gider dosta doğru
Beynim fırın, bağrım tandır
Yanarım hayli zamandır
Sevgim bir yavru ceylandır
Çeker gider dosta doğru
Ne saklarım ne gizlerim
Yalnızca onu özlerim
Tabutta bile gozlerim
Bakar gider dosta doğru
Abdurrahim Karakoç
Hüseyin Nihal Atsız-MUTLAK SEVECEKSİN
MUTLAK SEVECEKSİN
Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
Bir sır ki bu,ölsen bile açamazsın...
Anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
Bak emrediyor:Daldığın alemden uyan ki,
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın...
Ram ol bana,ruhun yeni bir aleme girsin...
Yazmış kaderin:Aşkıma ömrünce esirsin!
Aklınla,şuurunla,hayalinle bilirsin.
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın...
Hüseyin Nihal Atsız
Meral Meri
Ne zaman ki, gözleriniz boşluğa dalıp gitse
Bedeninizden ve ruhunuzdan bir parça yola koyulup,gidiyor demektir.
Meral Meri
Bedeninizden ve ruhunuzdan bir parça yola koyulup,gidiyor demektir.
Meral Meri
Özdemir Asaf -Özlem
Özlem
Bir gece,
Gecede bir uyku..
Uykunun içinde ben..
Uyuyorum,
Uykudayım,
Yanımda sen.
Uykumun içinde bir rüya,
Rüyamda bir gece,
Gecede ben..
Bir yere gidiyorum,
Delice..
Aklımda sen.
Ben seni seviyorum,
Gizlice..
El-pençe duruyorum,
Yüzüne bakıyorum,
Söylemeden,
Tek hece.
Seni yitiriyorum
Çok karanlık bir anda..
Birden uyanıyorum,
Bakıyorum aydınlık;
Uyuyorsun yanımda.
Güzelce..
Özdemir Asaf
Bir gece,
Gecede bir uyku..
Uykunun içinde ben..
Uyuyorum,
Uykudayım,
Yanımda sen.
Uykumun içinde bir rüya,
Rüyamda bir gece,
Gecede ben..
Bir yere gidiyorum,
Delice..
Aklımda sen.
Ben seni seviyorum,
Gizlice..
El-pençe duruyorum,
Yüzüne bakıyorum,
Söylemeden,
Tek hece.
Seni yitiriyorum
Çok karanlık bir anda..
Birden uyanıyorum,
Bakıyorum aydınlık;
Uyuyorsun yanımda.
Güzelce..
Özdemir Asaf
Paul Verlaine -ŞİİR SANATI
ŞİİR SANATI
Musiki, her şeyden önce musiki;
Onun için tekli mısradan şaşma.
Kıvrak olur, erir havada sanki;
Ağır aksak söylenişe yanaşma.
Kelime seçerken de meydan senin;
Bile bile bir nebze aldanmalı.
Dumanlısı güzeldir türkülerin;
Öyle hem seçik olsun hem kapalı.
Güzel gözler tül ardında görünsün
Gün ışığı titremeli şiirinde
Ak yıldızlar maviliğe bürünsün
Ilgıt ılgıt sonbahar göklerinde.
Ara rengin peşindeyiz çünkü biz ;
Rengin değil, ara rengin sadece.
Ancak öyle sarmaş dolaş ederiz
Kavalı boruyla,rüyayı düşle.
Nükte belasından kurtulmaya bak;
Acı zeka, sulu gülüş neyine?
İşe karıştı mı bu cins sarmısak
Maviliğin yaş dolar gözlerine.
Tut belağati boğazından sustur
El değmişken bir zahmete daha gir.
Kafiyenin ağzına da bir gem vur
Bırakırsan neler yapmaz kim bilir?
Nedir bu kafiyeden çektiğimiz !
Hangi çocuk, hangi deli
Sarmış başımıza bu meymenetsiz,
Bu kof sesler çıkaran kalp inciyi?
Hep musiki,biraz daha musiki;
Havalanan bir şey olmalı mısra
Deli bir gönülden kalkıp gitmeli
Başka göklere,başka sevdalara.
Dağılıp tozu sabah rüzgarına
Mısraların alsın başını gitsin
Kekik, nane kokaraktan,dört yana...
Üst tarafı edebiyat bu işin.
Paul Verlaine
Musiki, her şeyden önce musiki;
Onun için tekli mısradan şaşma.
Kıvrak olur, erir havada sanki;
Ağır aksak söylenişe yanaşma.
Kelime seçerken de meydan senin;
Bile bile bir nebze aldanmalı.
Dumanlısı güzeldir türkülerin;
Öyle hem seçik olsun hem kapalı.
Güzel gözler tül ardında görünsün
Gün ışığı titremeli şiirinde
Ak yıldızlar maviliğe bürünsün
Ilgıt ılgıt sonbahar göklerinde.
Ara rengin peşindeyiz çünkü biz ;
Rengin değil, ara rengin sadece.
Ancak öyle sarmaş dolaş ederiz
Kavalı boruyla,rüyayı düşle.
Nükte belasından kurtulmaya bak;
Acı zeka, sulu gülüş neyine?
İşe karıştı mı bu cins sarmısak
Maviliğin yaş dolar gözlerine.
Tut belağati boğazından sustur
El değmişken bir zahmete daha gir.
Kafiyenin ağzına da bir gem vur
Bırakırsan neler yapmaz kim bilir?
Nedir bu kafiyeden çektiğimiz !
Hangi çocuk, hangi deli
Sarmış başımıza bu meymenetsiz,
Bu kof sesler çıkaran kalp inciyi?
Hep musiki,biraz daha musiki;
Havalanan bir şey olmalı mısra
Deli bir gönülden kalkıp gitmeli
Başka göklere,başka sevdalara.
Dağılıp tozu sabah rüzgarına
Mısraların alsın başını gitsin
Kekik, nane kokaraktan,dört yana...
Üst tarafı edebiyat bu işin.
Paul Verlaine
Meral Meri/Hayata Tutunamayan Harfleri
Her cümlem sana takılıyor,nedensiz
Ve ölmüş gibi bana geri gelmeleri yok mu,
Ve sığınmaları;
Savaş mağduru mültecileri kadar hayfılanmayı dahi unutarak,
Üstelik her biri terapi mağduru
Düşlerini satmamışlığın can havliyle
Düşüyorlar ıslak,nemli,cesur dudaklarından
Halihazır mezarcıklara bir bir.
Meral Meri/Hayata Tutunamayan Harfleri
Ve ölmüş gibi bana geri gelmeleri yok mu,
Ve sığınmaları;
Savaş mağduru mültecileri kadar hayfılanmayı dahi unutarak,
Üstelik her biri terapi mağduru
Düşlerini satmamışlığın can havliyle
Düşüyorlar ıslak,nemli,cesur dudaklarından
Halihazır mezarcıklara bir bir.
Meral Meri/Hayata Tutunamayan Harfleri
Füruğ Ferruhzad
'' Ben, beni bakışları ve dilleriyle yaralayan ve eziyet eden insanlardan uzaklaşmalıyım. ''
Füruğ Ferruhzad
Füruğ Ferruhzad
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)