24 Şubat 2014 Pazartesi

Mina Urgan

Ben sahip olduklarımın tadını çıkarmayı öğrendim hayatta. Sahip olamadıklarımın acısına ayıracak zamanım yok, hayat çok kısa.

Mina Urgan

Mustafa Kemal Atatürk

Eserinin üzerinde imzası olmayan yegane sanatkar öğretmendir. 

Mustafa Kemal Atatürk

Sabahattin Ali

Sen aklıma gelince her şey gülümserdi.

Sabahattin Ali

Tarık Tufan

Bir meselen varsa, yarasını taşıyacaksın.

Tarık Tufan

Sait Faik

İçimde muhakkak bir yer paramparça olmuştu ki, ağlayamıyordum.

Sait Faik

Buket Uzuner

Hep güçlü olmak zorunda kalmamız ne yorucu.

Buket Uzuner

Küçük İskender

Bir zamanlar deli gibi hesap sorduğun birine, gün gelir hatır bile soramazsın... 

Küçük İskender

Jean Christophe

Yara en çok avucunun içindeyse sana aittir! Sıkarsın avucunu,canın yanar ama senden başka kimse bilmez neden acıdığını.

Jean Christophe

Can Yücel

Var olan bir şey varsa, o da yokluğun senin.

Can Yücel

Nazım Hikmet

Bilmezden gelişim,aptala yatışım kaybetme korkumdan değil;karşımdakilerin yalan söyleme potansiyellerine olan merakımdandır.

Nazım Hikmet

Edip Cansever

Bakmayın etrafımda çok insan dolandığına; sırılsıklam yalnızım aslında.

Edip Cansever

Goethe

Gittiğim her yerde hayali peşimde. 
İster uyanık olayım ister rüya göreyim fark etmiyor, ruhum tümüyle onunla kaplı. 

Goethe

Cahit Zarifoğlu

Aklımdan çıkmıyorsun dedim
Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.
Cahit Zarifoğlu

Kerim Tunç-Hz.Şems


İlhan Berk

Bilmem yalnızlığı nasıl atar üstünden
Bu Kış, Bu bahçe.

İlhan Berk

Turgut Uyar

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum
Göğe bakalım.
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum.

Turgut Uyar
...

Her şeyden biraz kalır... Kavanozda biraz kahve, kutuda biraz ekmek, insanda biraz acı…

Turgut Uyar

Haydar Ergülen

Seni öpmek gökyüzünü öpmek gibi
mavi bir şeydi 

Haydar Ergülen

Ahmed Arif

Yokluğun cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum kapama gözlerini.

Ahmed Arif

Cemal Sureya

Öyle sevdim ki seni
Öylesine sensin ki!
Kuşlar gibi cıvıldar
Tattırdığın acılar.

Cemal Sureya

AHMET ERHAN

Kimse onu anlamadı. 
Yanından geçen 
birini görünce 
usulca kımıldanmasını bile 
bir şeylere 
yormadı... 
Yolun kıyısında duran 
yapraksız,tozlu ağaç 
işte bir şiire girdin. 
Artık yalnızca 
bir ağaç 
değilsin.

AHMET ERHAN

Özdemir Asaf-Necip Fazıl Kısakürek

Aldığımız nefesi bile geri veriyorsak,
Hiçbir şey bizim değil...
— Necip Fazıl Kısakürek



Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de, sana hep hep yeniden başlamak isterim. 

-Özdemir Asaf

Necip Fazıl Kısakürek

Bana bir ben lazım, bir de beni anlayan. 
Beni bir ben anlarım, bir de beni yaradan. 

Necip Fazıl Kısakürek

Orhan Veli Kanık

Bekliyorum.. 
Öyle bir havada gel ki, vazgeçmek mümkün olmasın! 

Bekliyorum.. 
Öyle bir havada gel ki, vazgeçmek mümkün olmasın! 

Orhan Veli Kanık

Umay Umay


Nazım Hikmet


İkinci yeni


Mevlana

Edebin en önemli ölçüsü, başkalarının senden rahatsız olmamasıdır.

[Mevlana]

Halil Cibran

Yalnızca bir kez konuştu Sfenks: "Bir kum tanesi çöldür,
çöl de bir kum tanesi." Bunu söyledi ve tekrar sustu.
Bir daha hiç konuşmadı. 
Sfenks'i işittim ,ama anlamadım.

Halil Cibran -Aforizmalar 

Nazan Bekiroğlu

İnsan içinden yenilenmeyince dışından eskir.

Nazan Bekiroğlu

Şems-i Tebrizi

Bazen, uzaklaşmak gerekir yakınlaşmak için.
Bazen, hatırlamak gerekir hatırlanmak için.
Bazen, ağlamak gerekir açılmak için.
Bazen, anmak gerekir anılmak için.
Bazen de susmak gerekir duymak için.

-Şems-i Tebrizi

Yunus Emre

Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır!.. 
Ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır!..
(Yunus Emre)


Biz geImedik dava için, bizim işimiz sevda için, 
dostun evi gönüIIerdir, gönüIIer yapmaya geIdik!..
(Yunus Emre)

Meral Meri/Sen Yedi

Seni özlüyorum, özlüyorum, özlüyorum
İçimden geçen cümlede ıslanmak nedir bilirsin sen
Yanmıyorum hayır hayır
Islanıyorum ,ruhum ıslanıyor sırılsıklam filan da değil
Bildiğin aşıklar gibi ıslanıyorum sana.
Özlüyorum, özlüyorum, özlüyorum
Ancak ben seni özlüyorum kendim gibi çok.

Meral Meri/Sen Yedi

Meral Meri/Ancak Yaşamak Mümkün

Şimdi konuşmak vardı seninle
Sadece bir anlık yaşar gibi
Ancak mümkün mü ,
Senin dünyanda denizler çoktan kurumuş
Ve öyle bir çöl salmışsın ki
Ne bir balık ne de bir inci hoş kalır yanında
Fakat ölmemiş olmalısın sen
Yoksa yaşama taklidi yapıp, saklanmazdın ki benden.

Meral Meri/Ancak Yaşamak Mümkün

12 Şubat 2014 Çarşamba

ORHAN VELİ

ÖLÜMDEN SONRA
Öldük, ölümden bir şeyler umarak.
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü.
Nasıl hatırlamazsın o türküyü,
Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü,
Alıştığımız bir şeydi yaşamak.

Şimdi o dünyadan hiçbir haber yok;
Yok bizi arayan, soran kimsemiz.
Öylesine karanlık ki gecemiz,
Ha olmuş ha olmamış penceremiz;
Akarsuda aksimizden eser yok.

ORHAN VELİ

ORHAN VELİ

ÖLÜMDEN SONRA
Öldük, ölümden bir şeyler umarak.
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü.
Nasıl hatırlamazsın o türküyü,
Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü,
Alıştığımız bir şeydi yaşamak.

Şimdi o dünyadan hiçbir haber yok;
Yok bizi arayan, soran kimsemiz.
Öylesine karanlık ki gecemiz,
Ha olmuş ha olmamış penceremiz;
Akarsuda aksimizden eser yok.

ORHAN VELİ

OKTAY RİFAT

GECEYE KARŞI MÜDAFAA
12
Bu adam ölmüştür ama,
Düşmedi toprağa henüz vakit.
Hayatını devrettik ağaçlara
Kalbi kimlere ait.

Bu adam ölmüştür ama,
Başucundan ayrılamadık.
Sonsuz kederinde gecelerimizin
Nedendir hâlâ bu beyazlık.

Bu adam ölmüştür ama
Henüz durmadı nehir.
Ve nasibi muhteşem kuşlar gibi
Onu götürebilir.

OKTAY RİFAT

MELİH CEVDET ANDAY

KARACAAHMET
Akşamları parka çıkmaktı
En büyük eğlencesi
Şair Orhan Veli’yi
Melih Cevdet’i severdi hayatında
Ağaçlardan kavağı severdi
Yıldızları da severdi
Ve en rahat
Anasının serdiği döşekte uyurdu
Şimdi burada yatıyor

MELİH CEVDET ANDAY

BEHÇET NECATİGİL

MEZARLIK
Dün akşam gün batmadan
Yaşlı ölülerin arasına
Bir küçük misafir geldi.
Çocuk bahçesinde kovası kalmış
Kumların üstünde küçük küreği.
Besbelli çok yorgun hemen uyudu.
Doğruldu yerinden yaşlı bir ölü
Örttü üstünü:
Madem ki annesi burada yok,
Bu küçük kız bize emanet,
İlerde yatan bir başka ölü
Yavaşça seslendi:
Başındaki kurdelayı çözüp katlayın
Ütüsü bozulmasın.

BEHÇET NECATİGİL

ÖZDEMİR ASAF-FARENİN ÖLÜMÜ

FARENİN ÖLÜMÜ
Umutsuzdu, yalnızdı, hali yoktu,
Canı çok yanıyordu günlerden beri.
Ne alnında dolaşan bir dost eli
Ne imdat isteyecek kimsesi vardı
Ne Tanrısı, ne de peygamberi.

Günlerdir karanlık deliklerde
Yanıp sönüyordu gözleri.
Sevinç değil ki paylaşılsın
Kendi kendinindi kaderi.

Sürüm sürüne dışarı çıktı.
Kıvrıldı ateşte pençeleri.
Kurtuldu rahat etti farecik,
Rahat etti dişleri.

Kibardı, incecikti kuyruğu,
Vücudu, küçücük pençeleri.
Bir makara gibi çözüldü,
Unuttu kedileri.

Farecik! Nazlıcık! Garipçik!
Canı çok yanıyordu günlerden beri.
Kibardı, incecikti kuyruğu;
Boş koydu delikleri.

Bir varken bir yok oldu
İşte dünyamızın işleri.

ÖZDEMİR ASAF

AHMET NECDET-Ölüm

ÖLÜM
Ölüm; ben onu çiçeklerle giderken gördüm.
Ölüm; ben onu yaşamları bilerken gördüm.
Obur doymazlıkların obur açlıklarında,
Ölüm; ben onu, varlıkları silerken gördüm.

Ama bir de yokluğun ve yüreğin önünde;
Ölüm; ben seni utanç ile titrerken gördüm.

AHMET NECDET

Melih Cevdet Anday-ELLER KOLLAR

ELLER KOLLAR
Hani Cahit Sıtkı Tarancı
Derdi ki, “Nerde hareket ben orda,”
Supervielle de öldü, unutamadı,
Aklı hep elinde kolunda.

Der ki, bir ölüyü konuşturarak,
Gençliğimde yazdığım şiir:
“Başımı kaşımak, çiçek koparmak,
El sıkmak istiyorum arada bir”

Hafiftir düşün, uçup gidebilir
Bir koku ağırlığı kadar,
Yanlarımda ellerim kollarım var
De ki, onlar bana yetişir.

Melih Cevdet Anday

DÜNYA SEVGİLİNİN YÜZÜNDEYDİ-Reiner Maria RİLKE

DÜNYA SEVGİLİNİN YÜZÜNDEYDİ
Dünya sevgilinin yüzündeydi -
ama birden boşanıverdi;
kavranmaz artık, dünya dışarda şimdi.
Neden içmedim, o zaman, elimle kaldırdığımda
sevgilinin dalgın yüzünden
dünyayı – öyle yakınken, kokusunu attım da ?

İçtim, ah, içtim de kanmadım bir türlü.
Yalnız, öyle dolu, dopduluydum ki
dünya ile ben – taştım içerken.
Reiner Maria RİLKE

Reiner Maria RİLKE-ŞARKI

ŞARKI
Ey geceleri yatakta ağladığımı
Kendisine açmadığım sevgili,
Ey yorgun düşüren varlığımı
Bir beşik gibi!

Benim için uykusuz kaldığını
Benim gibi saklıyan.
Ah, içimizdeki bu yangını
Söndürmeye çalışmadan,
Bağrımızda taşısak.
Değil mi ki itirafa kalkışsak
Aşkımızı, sevişenler gibi tıpkı…
Sözlerimize yalan karışacak
Beni yalnız eden varlığın; ömrüm her şeyin sana tahvili
Seslerin içinde bir an doğarsın;
Uçup giden kokularda bir an varsın.
Ah! kollarımda kaybettim hepsini,
Bir sen doğmaktasğn tekrar yeni
Bir sen, tutmadığım için tuttuğum sevgili.
Reiner Maria RİLKE

NÂZIM HİKMET

TABUT
Tahtadan yapılmış bir uzun kutu;
Baş tarafı geniş, ayakucu dar.
Çakanlar bilir ki, bu boş tabutu
Yarın kendileri dolduracaklar.

Her yandan küçülen bir oda gibi,
Duvarlar yanaşmış, tavan alçalmış.
Sanki bir taş bebek kutuda gibi,
Hayalim içinde uzanmış kalmış.

Cılız vücuduma tam görünse de,
İçim, bu dar yere sığılmaz diyor.
Geride kalanlar hep dövünse de
İnsan birer birer yine giriyor.

Ölenler yeniden doğarmış; gerçek!
Tabut değildir bu, bir tahta kundak.
Bu ağır hediye kime gidecek,
Çakılır çakılmaz üstüne kapak?

NÂZIM HİKMET

NECİP FAZIL KISAKÜREK-ANNESİZ ÖLÜ

ANNESİZ ÖLÜ
Dün bir cenaze gömdüm bağrıma gizli gizli,
Bu küçük bir çocuktu, sarışın saz benizli:
Taş kesildi yüreğim mezarının başında.

Saz benizli bir öksüz, sarışın bir yetimdi,
Bu gömdüğüm cenaze benim muhabbetimdi,
Veda etti hayata doymadan üç yaşına.

Dünden beri gençliğim yarım, kalbim yarımdır.
Bu talihsiz mezarı benim damarlarımdır
Sinirli dallarıyla kucaklayan sarmaşık.

Neşeye hasret giden sevdamın arkasından
Ağlasın istiyorum, bir genç kadın yasından,
Ömrünü damla damla terk ederken bir âşık…

Bir genç kadın ki duysa bu vakitsiz ölümü
Matemini tutmaya kâfi görür gönlümü,
Yine hayata sevda ufuklarından güler.

Hiç can vermiş var mıdır bundan daha elemli;
Yaşarken gözü nemli, ölürken gözü nemli?
Ah annesiz ölüler, sevgilisiz ölüler!

NECİP FAZIL KISAKÜREK

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL

BİR GÜN
Bir gün basacak beni de
Göğsüne bu anne toprak.
Görecekler ellerimi
Bir çınarda yaprak yaprak…

Sesim, dalda öten bir kuş,
Ruhum, fezada bir uçuş,
Bütün huzurunu bulmuş,
Bu dünyadan uzak, uzak…

Benden bir zerre her çiçek,
Benim gözlerim şu böcek,
Çiftçiler her yaz biçecek
Saçlarımı orak orak…

Dört mevsimle dolu başım,
Otlar, yapraklar sırdaşım,
Kara toprağı gözyaşım
Sulayacak ırmak ırmak…

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL

Abdülhak Hamit Tarhan-MAKBER

MAKBER
Eyvâh!.. Ne yer, ne yâr kaldı,
Gönlüm dolu âh ü zâr kaldı.
Şimdi buradaydı gitti elden,
Gitti ebede gelip ezelden.
Ben gittim o hâksâr kaldı,
Bir kûşede târumâr kaldı.
Bâkî o, enîs–i dilden eyvâh!
Beyrût’ta bir mezâr kaldı.
……
Çık Fâtıma, lâhdden kıyâm et,
Yâdımdaki hâlime devâm et!
Ketmetme bu râzı, söyle bir söz,
Ben isterim âh öyle bir söz!..
Güller gibi meyl-i ibtisâm et,
Dağ-ı dile çâre bul, merâm et!..
Bir tatlı bakışla, bir gülüşle
Eyyâm-ı hayâtımı tamâm et!..
……
Yâ Rab, öleyim mi neyleyim ben?..
Ayrı yaşayım mı sevdiğimden?..
Verdin bana böyle bir mûsibet,
Ettin beni düşmen-i muhabbet.
Ya bir kulu sevmiyor musun sen?..
Ya böyle bir ölüm değil mi erken?..
Hiç bulmamak üzre gâib ettim,
Mecnun gibi ben onu severken.
……
Her yer karanlık pür-nûr o mevkî?..
Mağrib mi yoksa makber mi yâ Râb!
Yâ hâbgâh-ı dilber mi yâ Râb,
Rüyâ değil bu ayniyle vakî.
Kabrin çiçekten bir türbe olmuş,
Dönmüş o türbe bir haclegâhe,
Bir haclegâhe dönmüşse türben
Aç koynunu aç maşukânım ben.
……
Sen öldün, ölüm güzel demektir,
Ölsem yaraşır gamınla her gün.
Abdülhak Hamit Tarhan

Reiner Maria RİLKE

AYNANIN KARŞISINDAKİ KADIN
Nasıl ki bir uyku içkisinde baharat
yavaşça erirse, işte öyle çözüyor akıcı, berrak
yorgun tavırlarını ve öylesine rahat rahat
gülümsemesini büsbütün içine katarak

bekliyor sıvı taşsın diye bundan
ve sonra döküyor saçlarını aynaya;
sıyırıp giysisini kaldırdığı omzundan
olağanüstü güzel ve bakıyor doya doya

imgesini içiyor içiyor, sessiz, duygulu
nasıl başları dönerek içerlerse âşıklar
inceliyerek ve güvensizlik dolu

neden sonra işaret ediyor usulca
hizmetçi kıza, aynasının dibinde ışıklar
dolaplar ve sonraki bir saatin hüznünü bulunca…

Reiner Maria RİLKE

Kerim Tunç - Gitme İstemem (Mesnevi'den)


Meral Meri

Soğuk yastığa baş konulur mu, gönüle de taş kalpli yar buyrulur mu?

Meral Meri

Hz. Şems

"Hayat bu, bir bakarsın her şey bir anda son bulur.
Hayat bu, son dediğin an her şey yeniden can bulur."

Hz. Şems

Hz. Mevlana

Kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirlerine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu."

Hz. Mevlana

Bay Ve Bayan Aşk

Bay Ve Bayan Aşk

Kaç kez seni, sevmiştim bay ve bayan aşk?
Kaç kez silmiştiniz gözyaşları mı?
Ve kaç kez yeniler gibi ,gizlice yerleştirerek
Gitmiştiniz benden alelacele.
Söyler misiniz bay ve bayan aşk:
Ölçüsüz sevgi ,sevgi midir?
Yoksa özsüz sevgi,özlü müdür?
Her neyse, sen en iyisi mi,
Bana rüzgârın dilinde ıslık çal,
Olmadı kalbimi.

(Meral Meri)

Cem Adrian


Nazım Hikmet


Özdemir Asaf


ORHAN PAMUK


Serçe

Çok tenha bu geceler,
Çok aşık.
Bildiğinin de dışına çıkamayacak bu serçeler
Ah,bu gecelerin içi dışında kalmasın!
Gör bak,aşk neymiş geceleri o zaman!

Meral Meri/Serçe

GEL SULTANIM

GEL SULTANIM

Gel sultanım,gözyaşım gel!
Hurma dillim,canparem gel!
Yokluğundan varlığım kaçıştı benden.
Kainatı örten gece gibi, uzağım o aydınlık yüzden.
Gel gönlü gül kokulum,gel!
Gel zamanı susuşuyla hasret kılanım, gel!
Gidişinle gönlüm yoruldu,gölgem kayboldu,gel!
Gel ki gözümün mumları nurundan can alsın,
Yansın yine etrafımda ay parçam,
Gönül akrabam,gel!
Sen gideli misk-i amberler de yüz çevirdi benden...
Yüzümün gül komşuları da misafirsiz kaldı,gel!
Sen gittin ya başımda kaç Kerbela, daha
Canlara hasret kaldı,
Kaç yakınlık daha dağıldı yakınlıklara,gel!
Gel muhabbeti zengin olanım,
Kibiri fakir olanım,gel!
Gel sofraların en tatlısı,
Anaların can zulası,gel!
Gel ki kavunlar yaza tatlansın,
Yazlar da hazana gül toplasın,gel!

(Meral Meri)